Saturday, December 02, 2017

İLETİŞİM Mİ KURALIM YOKSA MANİPÜLE Mİ EDELİM?

                                      Çocuklarımızı, onları manipüle etmeden yetiştirelim. 

Sanırım bir lise öğrencisiyken, bir arkadaşımla sinemaya gittik. Güzel bir filmdi. Çıkışta başka bir arkadaşımız bize rastladı ve "birisi bana arkadaş olursa, birlikte sinemaya gideriz ve bilet parası benden” dedi. Az önce birlikte film seyretmiş olduğumuz arkadaşım gizlice bana göz kırptı ve bedava film seyretmek için "Savaş'la seyrettiğimiz film kötüydü, başka filme gidelim senle" dedi. Film aslında, en azından benim fikrimce güzel bir filmdi. Ben elbette şaşkınlık içinde kaldım, ama bir şey söyleyemedim. Bu ilk gördüğüm manipülasyon örneklerindendir.

Manipülasyon, insanları, iyi veya kötü niyetle ve onlara fark ettirmeden yönlendirme davranışıdır. İnsanlar başka kişileri kimi zaman iyi niyetle manipüle ederler. Zaman zaman herkes birilerini mecbur kalıp iyi niyetle manipüle eder. Fakat bu durumun sürekli olması, kişi iyi niyetler taşısa bile, sağlıksızdır.

İlerleyen yıllarda sinema olayındaki arkadaşıma benzer, tiplerle sıklıkla karşılaştım. Çocuğuna uzun soluklu arkadaşlık yapmaya vakit bulamadığından veya tembellikten dolayı onu meyve yemeye teşvik etmek için “sen bu büyük elmayı yiyemezsin, çok küçüksün, hadi bakalım bir dene” diyen anne-babalardan veya politikacılara kadar bir sürü manipülasyoncu gördüm.

Bu anlamda, yaşadığım sıkıntılı durumlardan birisi etrafını manipüle etmeye çalışan birisinin bu tavrını fark etmek ve bu durumu konusunda onu veya etrafındakileri ikaz dip-etmeme konusunda tercih yapmak zorunda kalışımdır.

Manipülasyoncuların temel özelliklerinden ikisi, olayları bağlamından koparma ve yeniden şekillendirme çabasıdır. Sizi bağlamı açıklığa kavuşturmak zorunda bırakırlar. Ayrıca savunma yapıyormuş gibi görünürsünüz. Siz haklı çıkarsınız, ama yorulursunuz.

Manipülasyoncular, onların manipülasyoncu olduklarını anladığınız zaman hırçınlaşırlar. Bir gün yüzleşmeniz kaçınılmazdır. Fakat şartları siz belirleyin. Siz istediğiniz zaman yüzleşin.

Bir manipülatörcü, onun tavrını fark ettiğinizde etrafı size karşı manipüle etmeye çalışır. Siz olduğunuz gibi kalın. Çünkü bir suçunuz olduğundan değil, farkındalığınızdan dolayı rahatsız olmaktadır.

Manipülasyonculuğun temelinde hayatta kalma çabası olabilir. Kişi, çevresini manipüle etmek zorunda kaldığı bir ortamda yaşamış, büyümüş olabilir. Zamanla bu durum tabiat hâlini alır.

Kendi dünyasında manipüle edilerek veya manipüle ederek yaşamaktan başka çaresi olmadıysa, artık bir insanın düzgün iletişim kurması zor olur. İlişkilerini insanları manipüle ederek yönetmeye çalışır. Eski alışkanlıklar zor ölür.


En iyisi, aile bireyleri, çocuklarımız, öğrencilerimiz, iş arkadaşlarımız, kısaca hayatımızdaki kişilerle sağlıklı iletişim yolları kurmak, onları manipüle etmediğimiz gibi, onların da bizleri manipüle etmelerine izin vermemek, onları bizi manipüle etmeye zorlayacak şartları meydana getirmemektir. 

---------------------------
-------------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Thursday, September 15, 2016

BACAKSIZ PİRE, SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ, MUHAKEME, KİTAPLAR...




Bir bilim adamı deney yapıyormuş. Deneyin nesnesi bir pireymiş. Bilim adamı pireye “zıpla” demiş ve pire de zıplamış. Derken bilim adamı pirenin bir bacağını kesmiş ve yine pireye “zıpla” demiş ve pire yine zıplamış. Sonra bir bacağını daha kesmiş pirenin ve “zıpla” komutuyla pire yine zıplamış. Bilim adamı “zıpla” deyince pire hemen zıplamıyormuş, biraz beklediği de oluyormuş, ama yine de zıplıyormuş. Derken bilim adamı pirede tek bir bacak bırakmış; pire yine zar zor zıplamış. Derken bilim adamı pirenin kalan son bacağını da kesmiş ve deneyi tekrarlamış. Bacaksız pirede herhangi bir hareket görülmemiş.

Ve bilim adamı not düşmüş: “Bacakları olmayan pire işitme duyusunu yitiriyor. Dolayısıyla komutlarıma tepki vermedi.”

Fıkramız böyle. Bu absürd fıkranın komik yanı, bilim adamının kurduğu sebep-sonuç ilişkisi. Bacakları olmayan bir pirenin zıplayamamasında asıl aktörün bacakları olmayışıdır. Daha doğrusu ilk akla gelen ihtimal bu olmalıdır. Pirenin bacakları olmadığı zaman işitme duyusunu yitirdiği veya en başta bilim adamının komutlarını anladığı gibi ihtimalleri kanıtlamak için ayrıca ve belki de sayısız deneyler yapmalısınız. Yani neden bacaksız olduğu için zıplayamadığı tezine değil de, bacaklarını yitirince işitme duyusunu da yitirdiği ve dolayısıyla komutları duyamadığı ve yine dolayısıyla zıplamadığı tezine ihtimal verelim ki?

Belki de “böyle olur mu?” dediğiniz bu durum, aslında sandığınızdan daha yaygın bir sorundur. Eskiler buna “sebepleri iltimas etmek” yani “sebepleri birbirine karıştırmak” diyorlar. Bir başka deyişle, bu sorun, “sebep-sonuç ilişkisini yanlış kurmak” anlamına geliyor.

Sebep-sonuç ilişkilerini yanlış kurma konusunda en önemli etken kişilerin kaliteli kitaplar okuma alışkanlıklarının zayıf olmasıdır. Bu bilişsel anlamda yetersizlik ortaya çıkarmakta. Ben kimi insanlarla tanıştım; bu insanların kitap okuma alışkanlıkları yoktu, ama uzmanları, açık oturumları, yazarların konuşmalarını dinleme alışkanlıkları vardı ve sebep-sonuç ilişkisi kurmada büyük bir zaafa sahip olduklarını müşahade etmedim. Yani sağlam bir şifahî-sözel kültür sahibi olmak da insanı bu problemden koruyabilir. Fakat hem kitabî hem de şifahî anlamda sağlam bir kültürden yoksunluk, büyük sorun.

Özellikle sosyal medyada bu sorunu daha da yoğun ve sık bir şekilde gözlemliyoruz. Yapılan paylaşımlarda, münakaşalarda insanların görünürde siyaset, sosyal konular, ekonomi vs tartıştıklarını, fakat aslında temel anlaşmazlığın aslında “pirenin neden zıplayamadığı” konusunda olduğunu görüyoruz. Bu tür tartışmalar da polemiğe dönüşmekte ve muhakemeli insanlar için ömür törpüsü olmaktadır. Muhakemeli insanlar, yapılan temel yanlışları fark etme çilesini yaşamakla birlikte, bu yanlışları düzeltme gayretine düşmekte ve yorulmaktadır.

Bu tür konuşmaların sonu yoktur. Çünkü muhatabınız temel becerilerden birisi olan sebep-sonuç ilişkisi kurma becerisinden yoksun olduğu gibi, genellikle de bu zaafını kabul etmemektedir. Zihni bu konuda antremansızdır, doğru bilgileri verseniz de, direnir. Öğrenmeye açık da değillerdir. Yoksa insan kimi konularda sebep-sonuç ilişkisi kuramadığını fark eder, bu konuda daha fazla bilgi alma gereği veya birisine danışma gereği duyabilir. Bu durumu herkes yaşayabilr. Fakat bizim sözünü ettiğimiz kişiler, zaaflarını farkında olmadıkları gibi, ikaz edildiklerinde kulak asmayanlardır. Dolayısıyla bu zaafı fark ettiğiniz anda geri çekilmelisiniz, çünkü muhatabınızın yıllar önce edinmiş olması gereken temel yapı taşlarını size ona kazandıramazsınız. Bu sizin ne vazifenizdir, ne de mesainizi verimli harcayabileceğiniz bir konudur.

Bu sorunun yaygınlığı da toplumsal kültür düzeyiyle ve bu durumun ödüllendirilmesiyle ilgilidir. Toplumda her zaman bilişsel anlamda yetersiz insanlar olur; bu insanlar eğitilir, toplumun idare edilebilen bir parçası olarak hoş görülürler. Fakat bu türden kişiler, manipüle edilebilirlikleri, kolay yönetilebilir olmaları sebebiyle yüceltiliyorlar ve kendilerini önemli görmeleri sağlanıyorsa, durum gittikçe vahim bir hâl alır. Çünkü zaaf içinde olmadıkları, aksine makul kimseler oldukları fikriyle ve gururuyla yaşarlar.

İnsanın bilişsel yetersizlik içinde olması ayrı bir dert, bunun farkında olmaması ayrı bir dert ve bir de bu durumla övünmesi ayrı bir derttir. Muhakeme olarak sebep-sonu ilişkisi kurma zaafına, bilgisizlik ve gurur da eklenince, iş hepten çığırdan çıkıyor.

Allah yardımcımız olsun.

---------------------------
-------------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Saturday, March 19, 2016

BİR AKILLI TELEFONA BAKINCA NE GÖRÜYORUM?



Bir akıllı telefona bakınca, öncelikle, üzerinde bir sürü ikon olan ve ne zaman ne yapacağını tam olarak hesap edemediğiniz afacan ruhlu bir cihaz gördüğüm doğrudur. Hangi ikonun-sembolün ne işe yaradığını öğrenip, onları hemen kontrol altına almazsanız, siz birisiyle telefon konuşması yaparken, kulağınız bir ikona dokunduğu için, yine siz farkında olmadan bir şeyleri değiştirebilir. Size bol boıl seçenek sunan garip bir cihaz bu. Size sunduğu seçenekleri ele alıp-değerlendirmek için, bu seçeneklerin farkına varmak için de ayrıca zaman ayırmanız gereken bir cihaz.

Peki bir akıllı telefona bakınca benim asıl gördüğüm şey nedir? Şudur: Böyle bir cihazı yapan insanlardaki iletişim ve insan ilişkileri becerileri. Bu iki konuda ulaştıkları yüksek düzey.

Ne demek istiyorum. Benim bloglarımın içerik tasarımlarını son hâllerine getirirken oğlumla birlikte ne kadar uğraştığımızı hatırlıyorum. Kaldı ki bloglara bir düzen getirdikse de, bir şahaser ortaya koyduğumuz söylenemez. Fakat bu bile ne kadar zamanımızı aldı.

Akıllı telefonların tasarımlarında mühendis, tasarımcı vs. gibi kendi başlarına eksantirik ve bir bakıma çılgın olan kaç insanın birlikte çalıştığını düşününce durum daha iyi anlaşılır. Bu insanları yetiştirmek, onları bir araya getirmek, onların arasında sürekli iletişim sağlamak ve bu insanları idare etmek, kalitelki iletişim becerileri ve ileri bir vizyon gerektirir. Bir akıllı telefonun vücuda gelmesinde can alıc önemi olan diğer alt teknoloji ve icatlara değinmiyorum bile.

Dolayısıyla, bizim bu türden cihazları tasarlalamız şimdilik zor. Bir süre daha onları satın alacağız. Çünkü akıllı telefonları parayla satın alabiliriz, ama onları üretecek kıültür, paketlenmiş olarak hazır bir şekilde ne yazık ki satılmıyor.

---------------------------
-------------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Thursday, February 25, 2016

SELAM VER, HÜZÜN YÜKLEN




Dün sıklıkla seyahat ettiğim Üsküdar-Eminönü Dentur motorlarından birisinde büfe garsonuna “Hayırlı işler, nasılsınız?” dedim. O da bana “iyi değilim hocam, oğlan devamsızlıktan okuldan atılmış” dedi. Konuşmanın devamında adamcağızın işten izin alıp da idareyle konuşmak için okula gidemediğini öğrendim ve “okula git, geç kalmadan konuş” dedim.

Başka zaman başka bir sıkıntı duyuyorum ve bunların önemli bir kısmı için de yapabileceğim, elimden gelen bir şey olmuyor.

Selamlaşmanın dinde ve örfte teşvik edildiğini biliyorum, herkese selam vermeye de çalışıyorum. Çok güzel de oluyor, lâkin insanlar küçüklü-büyüklü dertlerini paylaşıyorlar ve biraz da hüzün yükleniyor insan.

Yaşımın, mesleğimin bunda büyük payı var elbet. “Hocadır, olgun insandır” düşüncesindeler.

Bir gün pazarda elma alırken, “çocuklar ekşi sevmez patron, elmalar ekşiyse verme” demiştim. Satıcı hemen bir elma yıkayıp, “sen bir gel buraya hele” dedi. Ben içimden “önce elma yedirip, sonra dövecek mi acaba?” diye geçirirken, bana “çocuklarını çok düşünme, ilerde seni üzecekler, nankörlük edecekler” deyip bir aile sıkıntısını anlattı.

Bu durumda ben de pazardan sadece meyce-sebze almakla kalmayıp, ilişkiler konusunda aydınlanmış (!) olarak ayrıldım!

İşin sıkıntılı olan tarafı, anlatılan sorunların kimilerinin cidden köklü sorunlar olması ve aslında konunun nesnesi olan insanın bu sorunları yardımsız aşamayacağı gerçeği. Herkes, kendi çocuğu veya eşiyle ilgili olarak bir yerlerden destek alma fikrine de alışık değil.

Daha da sıkıntılı olan tarafı, aslında toplumda gittikçe derinleşen sorunlar konusunda akademisyenlerin, aydınların sessiz kalmaları veya yeterince sesli konuşmamaları.

Onlara bakan insanlar, “herhalde bu sorun sadece benim sorunum” deyip, bütün yükü üstlerine alıyorlar ve altında eziliyorlar.

Hâlbuki birçok sorunun sosyal sebepleri var. Kirlenen nehirde, solunum güçlüğü çekmek, aslında balığın sorunu değildir.

Ben yine de selam vermeye devam edeceğim. Elimden bir şey gelmese de, bir insanın, belki bir an, bir lahza yüreğini hafifletebilirim.

Selam vermeye, selamlaşmaya devam.
---------------------------
-------------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------


Thursday, February 11, 2016

A LECTURE BY SAVAŞ ŞENEL: "IN ORDER NOT TO MISS THE BIG PICTURE" 12/02/2016






LECTURER: Savaş ŞENELTOPIC:" IN ORDER NOT TO MISS THE BIG PICTURE" SEE YOU TODAY,FARABI TALKS
Posted by Farabi Talks on 11 Şubat 2016 Perşembe





-----------------------------
-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

Monday, April 28, 2014

SÖYLEŞİ DUYURUSU: “İLETİŞİM, SAMİMİYET VE MANİPÜLASYON”


SÖYLEŞİ DUYURUSU:

“İLETİŞİM, SAMİMİYET VE MANİPÜLASYON”

Bu akşam (28 Nisan) saat 19.30'da İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde, Profesör Doktor Nilüfer Pembecioğlu Hanımefendi yönetimindeki Tezsiz Yüksek Lisans derslerinden birisi olan "İletişim ve Devinim" adlı dersin söyleşi konuğuyum.

KONUMUZ

"İletişim, Samimiyet ve Manipülasyon". Dinlemek isteyen dostlar katılabilirler. 

Savaş ŞENEL 

Sunday, April 13, 2014

MUHAKEMESİZ TARAFTARLIĞIN-DİNDARLIĞIN SONU FANATİZMDİR


Bir keresinde bir İngilizce öğretmeniyle tanışmıştım. Bir öğrencinin durumunu sormak için tanıştığım bu kişinin Türkçesi o kadar kötüydü ki, ben olsam, bu kişinin İngilizceyi iyi bilip bilmediğiyle ilgilenmezdim ve çocuğuma o hocadan ders aldırmazdım. Bir yabancı hocanın Türkçe bilmesi şart değildir, ama Türkiye’de yaşamakta olan ve Türkçe konuşan bir öğretmen benim çocuğuma İngilizce dersi verecekse, önce kendi dilini düzgün konuşmalıdır!

Bunun gibi, konuşmalarında büyük mantık hataları yapan birisinden de, özellikle İslamî bilgiler almam. Çünkü mantık, İslam disiplininde temel konulardan birisidir ve muhakemesi zayıf birisinden dinî bilgi almak büyük yanlıştır. Çünkü İslam çok teferruatlı bir sistemdir ve zaten bu da bu dinin güzelliklerinden birisidir. Ama bir yandan da, teferruat demek, birbirine karıştırılabilecek, yanlış anlaşılabilecek ilkelerin söz konusu bulunması anlamına gelir. Bu da, yetkin olmayan ve sağlam bir muhakemeye sahip bulunmayan birisi için yanlış sonuçlara ulaşma ihtimalinin yüksek olması demektir! Dolayısıyla dinî bilgisi yüksek görünen birisinde, sağlam bir muhakeme bulunmuyorsa, bu kişi, “hayır” adına sizin manevi hayatınızı mahvedebilir!

Mesela bir insan, televizyon programlarına çıkan din adamlarını ihanet ve satılmışlıkla suçluyor ve bir süre sonra kendisi de televizyonlarda cirit atmaya başlıyorsa, burada mantıksızlık ve muhakemesizlik söz konusudur. Daha önce sıklıkla vurgulayıp-eleştirdiği bir şeyi, bugün kendisi sıklıkla yapıyorsa, bu durumda iki ihtimal vardır: Ya kendisi de “satılmıştır” veya ne konuştuğunu bilmeyen birisidir. Her iki durumda da, söz konusu kişinin muhakemesi zayıf demektir ve bu kişinin ilmî anlamda güvenirliği yoktur!

Radyoculuk ve Televizyonculuk günlerimden bilirim: Mikrofon veya kamera bazı insanlarda alkol tesiri yapar ve bu insanlar garip bir coşkuya kapılırlar. Kısacası size mikrofon uzatılması veya bir grup kişinin sizi dinlemesi, aslında size coşku veriyor olabilir. Bu arada siz de aslan gibi kükrerken, aslında, sonrasında bir aslanı takip eden sorumlulukların altında kalabilirsiniz! Hele internet çağında yapılan her iyi yayın, inanılmaz boyutlarda hayır getirirken, yapılan her hatalı yayın da yine inanılmaz boyutlarda vebal getirmektedir. İnternette yayınladığınız bir şeyi artık geri alamazsınız. Siz yayınlamış olduğunuz şeyi geri alsanız da, onu alıntı olarak yayınlamış olan kişilere ulaşıp o yayını kaldıramayabilirisiniz. İnternette yayınlanmış olan bir şeyi yayından kaldırabildiğinizi varsayalım. O yayını görmüş veya dinlemiş olan insanların kalplerinden ve zihinlerinde kalmış olan etkileri yok edemezsiniz! Ben fırından ekmek çalarsam, pişman olduğumda helallik almam kolaydır.  Çünkü tek bir muhatabım olur. Ama fırıncı ekmeğin gramajıyla oynarsa, onun ondan ekmek almış olan onca insanı bulup da helallik alması çok zordur ve hatta mümkün değildir. İşte internet yayıncılığı da ikinci örnekteki gibi bir şeydir!

Liderlik konusuna gelince, o daha çileli bir yoldur. Olur mu olur! Bir kedi de bir kez veya birkaç kez aslan gibi kükreyebilir. Ama bir aslan gibi, sürekli olarak tutarlıkla ve istikrarla yaşamak, muhakeme gerektirir; çok zordur ve bana göre büyük keramettir!

Savaş ŞENEL
İngilizce Eğitim Danışmanı
& İletişim ve Yazarlık Koçu
Bu yazıma eşlik eden albüm: Manu Chao: “Proxima Estacion: Esperanza”
Film önerim: “Allahın Sadık Kulu (2011)
Kitap önerim: Les Giblin: “İnsan İlişkilerinde Ustalık”
-----------------------------
Lütfen Facebook sayfamızı ziyaret edinizİletişim Okulu.
-----------------
İNGİLİZCE ÖĞRENİMİ VE ÖĞRETİMİ İLE İLGİLİ PAYLAŞIM SAYFALARIMIZ.
(İlginizi çeken konuya ait satırı tıklayınız)

Yüz yüze veya Online olarak verdiğimiz Dersler-Eğitimler


Facebook: Genel İngilizce Paylaşım Grubu

SAYFALARA VEYA YAZARA SPONSOR OLMAK İÇİN:

Sayfalara veya yazara sponsor veya destek olmak için bilgi
-----------------
Savaş ŞENEL
İngilizce Öğretmeni-Eğitim Danışmanı
İletişim ve Yazarlık Koçu
savassenel@yahoo.com
savassenel@savassenel.com