Thursday, September 15, 2016

BACAKSIZ PİRE, SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ, MUHAKEME, KİTAPLAR...




Bir bilim adamı deney yapıyormuş. Deneyin nesnesi bir pireymiş. Bilim adamı pireye “zıpla” demiş ve pire de zıplamış. Derken bilim adamı pirenin bir bacağını kesmiş ve yine pireye “zıpla” demiş ve pire yine zıplamış. Sonra bir bacağını daha kesmiş pirenin ve “zıpla” komutuyla pire yine zıplamış. Bilim adamı “zıpla” deyince pire hemen zıplamıyormuş, biraz beklediği de oluyormuş, ama yine de zıplıyormuş. Derken bilim adamı pirede tek bir bacak bırakmış; pire yine zar zor zıplamış. Derken bilim adamı pirenin kalan son bacağını da kesmiş ve deneyi tekrarlamış. Bacaksız pirede herhangi bir hareket görülmemiş.

Ve bilim adamı not düşmüş: “Bacakları olmayan pire işitme duyusunu yitiriyor. Dolayısıyla komutlarıma tepki vermedi.”

Fıkramız böyle. Bu absürd fıkranın komik yanı, bilim adamının kurduğu sebep-sonuç ilişkisi. Bacakları olmayan bir pirenin zıplayamamasında asıl aktörün bacakları olmayışıdır. Daha doğrusu ilk akla gelen ihtimal bu olmalıdır. Pirenin bacakları olmadığı zaman işitme duyusunu yitirdiği veya en başta bilim adamının komutlarını anladığı gibi ihtimalleri kanıtlamak için ayrıca ve belki de sayısız deneyler yapmalısınız. Yani neden bacaksız olduğu için zıplayamadığı tezine değil de, bacaklarını yitirince işitme duyusunu da yitirdiği ve dolayısıyla komutları duyamadığı ve yine dolayısıyla zıplamadığı tezine ihtimal verelim ki?

Belki de “böyle olur mu?” dediğiniz bu durum, aslında sandığınızdan daha yaygın bir sorundur. Eskiler buna “sebepleri iltimas etmek” yani “sebepleri birbirine karıştırmak” diyorlar. Bir başka deyişle, bu sorun, “sebep-sonuç ilişkisini yanlış kurmak” anlamına geliyor.

Sebep-sonuç ilişkilerini yanlış kurma konusunda en önemli etken kişilerin kaliteli kitaplar okuma alışkanlıklarının zayıf olmasıdır. Bu bilişsel anlamda yetersizlik ortaya çıkarmakta. Ben kimi insanlarla tanıştım; bu insanların kitap okuma alışkanlıkları yoktu, ama uzmanları, açık oturumları, yazarların konuşmalarını dinleme alışkanlıkları vardı ve sebep-sonuç ilişkisi kurmada büyük bir zaafa sahip olduklarını müşahade etmedim. Yani sağlam bir şifahî-sözel kültür sahibi olmak da insanı bu problemden koruyabilir. Fakat hem kitabî hem de şifahî anlamda sağlam bir kültürden yoksunluk, büyük sorun.

Özellikle sosyal medyada bu sorunu daha da yoğun ve sık bir şekilde gözlemliyoruz. Yapılan paylaşımlarda, münakaşalarda insanların görünürde siyaset, sosyal konular, ekonomi vs tartıştıklarını, fakat aslında temel anlaşmazlığın aslında “pirenin neden zıplayamadığı” konusunda olduğunu görüyoruz. Bu tür tartışmalar da polemiğe dönüşmekte ve muhakemeli insanlar için ömür törpüsü olmaktadır. Muhakemeli insanlar, yapılan temel yanlışları fark etme çilesini yaşamakla birlikte, bu yanlışları düzeltme gayretine düşmekte ve yorulmaktadır.

Bu tür konuşmaların sonu yoktur. Çünkü muhatabınız temel becerilerden birisi olan sebep-sonuç ilişkisi kurma becerisinden yoksun olduğu gibi, genellikle de bu zaafını kabul etmemektedir. Zihni bu konuda antremansızdır, doğru bilgileri verseniz de, direnir. Öğrenmeye açık da değillerdir. Yoksa insan kimi konularda sebep-sonuç ilişkisi kuramadığını fark eder, bu konuda daha fazla bilgi alma gereği veya birisine danışma gereği duyabilir. Bu durumu herkes yaşayabilr. Fakat bizim sözünü ettiğimiz kişiler, zaaflarını farkında olmadıkları gibi, ikaz edildiklerinde kulak asmayanlardır. Dolayısıyla bu zaafı fark ettiğiniz anda geri çekilmelisiniz, çünkü muhatabınızın yıllar önce edinmiş olması gereken temel yapı taşlarını size ona kazandıramazsınız. Bu sizin ne vazifenizdir, ne de mesainizi verimli harcayabileceğiniz bir konudur.

Bu sorunun yaygınlığı da toplumsal kültür düzeyiyle ve bu durumun ödüllendirilmesiyle ilgilidir. Toplumda her zaman bilişsel anlamda yetersiz insanlar olur; bu insanlar eğitilir, toplumun idare edilebilen bir parçası olarak hoş görülürler. Fakat bu türden kişiler, manipüle edilebilirlikleri, kolay yönetilebilir olmaları sebebiyle yüceltiliyorlar ve kendilerini önemli görmeleri sağlanıyorsa, durum gittikçe vahim bir hâl alır. Çünkü zaaf içinde olmadıkları, aksine makul kimseler oldukları fikriyle ve gururuyla yaşarlar.

İnsanın bilişsel yetersizlik içinde olması ayrı bir dert, bunun farkında olmaması ayrı bir dert ve bir de bu durumla övünmesi ayrı bir derttir. Muhakeme olarak sebep-sonu ilişkisi kurma zaafına, bilgisizlik ve gurur da eklenince, iş hepten çığırdan çıkıyor.

Allah yardımcımız olsun.

---------------------------
-------------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

No comments:

Post a Comment