Saturday, August 23, 2008

RADYOCULUK GÜNLERİMDEN EDİNDİKLERİM, ÖĞRENDİKLERİM


Dünyanın her yerinde radyolar dinleniyor biliyor musunuz? Televizyon çıktığında insanlar, sinema ve radyonun öleceklerini düşündüler. Fakat bir kararsızlık döneminden sonra televizyonun her şeyin yerini alamayacağı ve de almaması gerektiği anlaşıldı. İnsanlar günlük hayatlarında, televizyon ya da diğer görsel araçların kendilerini terk ettiği yerlerde, ofislerinde, toplu taşıma araçlarında, arabalarında, radyonun ve diğer sesli yayınların iyi birer yol arkadaşı ve dost olduklarını yeniden fark ettiler.

Peki radyocu olmak, radyo programları yapmak nasıl bir şeydir? Bunu biraz anlatmaya çalışayım sizlere.

Radyo programları yapmak çok özel bir şeydir. Ben gündüz programları yapmakla birlikte daha çok gece programlarını tercih ettim. Çünkü iş saatlerim dışında kalan ve uygun olan zamanlar gece saatleriydi. Radyoculuğu hiçbir zaman tek işim olarak görmedim. Daha doğrusu bütünüyle gösteri dünyasına girmeyi planlamadım. Çünkü gösteri dünyası başka bir alemdir ve o dünyada yer almak, sonuçları çok farklı olan ciddi bir seçimdir.

Gece işlerim bitince radyoya giderdim. Ciddi bir hazırlık yapardım. Ele almak istediğim konuları, dinletmek istediğim şarkıları ve müzik çalışmalarını hazırlardım. Programlarımda çok müzik yayınlar, az konuşmaya çalışır ve daha çok dinlerdim. Popüler programlar yapmak istemedim. Popüler programlar yapmak kötü bir şey değildir. Fakat, gösteri dünyasında popüler olmanın getireceği yükü kaldırmak zordur.

Programlarıma dinleyici telefonları alırdım. Bazen bir köyden telefon alırdım. Kurtların uluduğunu duyar, köydeki zifiri karanlığı hissederdiniz. Uzaklarda bir yerde bir insana arkadaşlık ettiğinizi duyumsamak çok güzeldi. Bazen yurt dışından dinleyenler arardı. Uzaklarda, gurbette sizi dinlediklerini, özlem giderdiklerini söylerler ve teşekkür ederlerdi. Dinleyenlerime kitaplar, sanatçılar kendimce iyi olan ne biliyorsam radyo dili ve üslubuyla önerirdim. Çok mesaj vermeye çalışmazdım, işe yaramazdı bu. Beni unutsalar bile önerdiğim kitapları okumalarını isterdim. Gecenin karanlığında arkamda bir sürü şarkı, şiir ve kitap isimleri bırakarak kaybolup gitmeyi severdim.

Dinleyenlerinin bir yerde, bir seviyede kalmalarını hedefleyen programlar yapmadım. Daha çok okuyup, kendilerini daha çok geliştirip, bana da bir şeyler öğretmelerini, benimle yeni şeyler paylaşmalarını istedim. Bir gün beni aşmaları da en büyük hayalimdi. Bir radyocu için ne kadar garip bir hayal değil mi?

Ben de durmuyordum tabi ki yerimde. Kitaplar okuyor, yeni müzik albümleri araştırıyor, bu albümler radyoda yoksa satın alıyordum. Bir ara evimde geniş bir arşiv oluşmuştu.

Bazı dinleyenler yayında konuşmazlardı. Onlar ben şarkı yayınlarken beni ararlardı. Sanatçılar, yazarlar, ressamlarla konuştuk. Bir kere bile programımı övmezlerdi. Bundan hoşlanmazdım. Bana zaman ayırmalarının, beni dinlemelerinin bir işaret olduğunu ben de onlar da bilirdik. Bir keresinde bir dinleyicim Tom Hanks’in baş rolünü oynadığı “Seattle’ın Uykusuzu” adlı bir filmi önermişti. “Siz radyocular, insanlar üzerinde sandığınızdan çok daha fazla etkilisiniz. Bunu kötüye kullanmayın, iyiye kullanın demişti.”

Programlarımda adım geçmezdi. Programlarım her gün başka bir şarkıyla başlar ama aynı şarkıyla biterdi. Sabaha doğru bittiği için Beatles’ın “Here Comes The Sun” adlı şarkısını tercih ederdim. Yerli şarkılar yayınladığım programlar da yaptım.

Radyoculuk bana insanlar hakkında çok şey öğretti. Dengeleri, insanların değişik yanlarını farkına vardım. Zaman zaman bundan yoruldum da. Sonra program biter, ben eşyalarımı toplar giderdim. En güzeli de buydu bana göre. Kimse beni tanımıyor, bilmiyordu. İstediğim yerde oturup çayımı içebilir, bilinmezdim. Dinleyicilerimle hiç görüşmedim. Beni tanıyanlara radyocu olduğumu söyledim, ama beni radyodan tanıyanlara “ben oyum” demedim. Böylesi daha güzeldi.

Yağmur gibi olmak istedim hep. Beslemek, yenilemek sonra da buhar olup uçmaktı bütün istediğim. Çünkü gösteri dünyası bana göre değildi.
-----------
www.savassenel.com
-----------
Yorumlarınız için:
savassenel@yahoo.com
MSN:
savassenel@hotmail.com

No comments:

Post a Comment