Friday, August 24, 2007

İLETİŞİM KURARKEN ALGINIZ SİZİ YANILTIYOR OLABİLİR; BUNUN FARKINDA MISINIZ? (4)


Bir dostumla bir seminere katılmıştık. Konuşmacı, seçtiği alanda oldukça başarılı olmuş ve telifler şeklinde gelen düzenli gelirler sayesinde, sadece maddî olanaklarını geliştirmekle kalmamış, aynı zamanda kendi özel projelerine ayıracak daha fazla zamana da kavuşmuştu.

Konuşmacı, başarısıyla ilgili ipuçlarını sunduğu bu seminerde, hayatıyla ilgili bazı slaytlar da göstermişti. Seminer bittiğinde salondan çıktık ve arkadaşımla dinlediklerimiz hakkında konuşmaya başladık. Arkadaşımın yorumu şuydu: “Bu ne ya? Hep paradan söz etti.”

Ben bu yorum karşısında kısa bir şaşkınlık yaşadım. Çünkü beni etkileyen şey, seminercinin ailesine ve kendisine daha fazla zaman ayırabiliyor olması ve bunun meyveleri olan bir çok şeydi. Ben de onun bundan büyük bir keyif aldığını düşünmüştüm. Gerçekten de, en çok üzerinde durduğu konu buydu. Ama bu avantaj da, kazandığı paranın sadece miktarıyla ilgili olmayan, aslında gelirinin türüyle, yani “aktif” değil “pasif” gelir oluşuyla ilgili olan bir avantajdı. Zaten semineri veren kişi de sık sık paradan söz etmediği gibi kazandığı paranın miktarını da dile getirmemişti.

Hoşuma gitmiş olan bir başka şey de, konuşmacının, seminerlere davet edildiği için, sık sık yabancı ülkelere gidip, ailesiyle birlikte tatil yapıyor olabilmesiydi.

İşin ilginç yanı, tekrar etmek gerekirse, bunları yapabilmesinin sırrı sadece para değildi. Daha yüksek gelire sahip olan ama zamansızlık çeken bir çok kişi, konuşmacının yapabildiklerini yapamıyordu.

Bütün bunları dikkate almayıp sadece “para”dan söz edildiğini düşünen bu arkadaşımın yorumu üzerine, insan algısının ne kadar yanıltıcı olabileceğini anlamıştım. Aslında parayı vurgulayan seminerci değildi, onca konu içinde paraya odaklanan kişi arkadaşımdı. Farkında olmadan en çok parayla ilgili kısımlara kulak kabartmıştı.

Buna benzer bir olayı bir gün üniversitedeki ofisimde yaşamıştım. Bir gün ofisime her zamankinden daha fazla öğrenci gelmişti. Ve o gün odama gelen öğrenci sayısındaki erkek-kız öğrenci oranı neredeyse eşitti. Genç hocalardan birisi bana “hocam bugün ziyaretinize sürekli bayan öğrenciler geliyor! Hayırdır?” diye takılıp espri yaptı. Ben de dedim ki: “Hocam, beni değil algınızı sorgulayın. Bugün en az bayan öğrenciler kadar erkek öğrenciler de beni ziyarete geldiler. Ama onların farkına bile varmamışsınız, hayırdır!” diye cevap verdim. Cevap şaşkınlıkla dolu bir suskunluktu ve kendi ofisime geçtim.

Kendi öz algısı tarafından aldatılan insanları görünce, algımı kendimden müstakil bir varlık olarak düşünmeye başladım. Onun bana fısıldadıklarını da süzgeçten geçirir oldum. “Acaba algım beni aldatıyor mu?” diye sormaya başladım. Mesela algınız size, karşınızdaki kişinin cimri olduğunu söyleyebilir ama o kişi aslında ihtiyaç sahiplerine verebilmek için para biriktiriyor olabilir. Bu gerçeği görmek için belki de biraz daha dikkatli bakmanız gerekiyordur.

Mesela bir arkadaşınız size arabasıyla ailesini gezdirebildiğini anlatıyordur ve belki de arabası eskidir de ama sizin onun konuşmalarında algıladığınız şey, onun arabasıyla övündüğü yanılsaması olabilir. Bu konuşmacının suçu mudur yoksa sizin mi?

Uzaktan gördüğümüz bir ipi veya dal parçasını bize yılan gibi gösterebilen şey de algımız değil mi? Evet aslında algımız bizi koruyor. Yani o ip yılan da olabilirdi. Ama hemen oaradan uzaklaşmak yerine, gördüğünüz şeyin gerçekten yılan olup-olmadığını kontrol etmek daha mantıklı olabilir.

Algımı da benden müstakil bir varlık gibi kabul edip, ondan gelen şeyleri hemen bağrıma basmak yerine önce sorgulamakla hata mı yapıyorum?

Ne dersiniz?
-----------
www.savassenel.com
-----------
Konuyla ilgili film-kitap önerileri yapmak-almak ve yorumlarınız için:
MSN: savassenel@hotmail.com

No comments:

Post a Comment